Çok geniş bir kapsama sahip olan takip hukukunun alt dallarından biri de icra iflas hukuku olmaktadır. Genellikle takip hukuku prosedürü ile icra ve iflas hukuku prosedürü birbirine karıştırılıyor olsa da aslında bu iki hukuk dalının kapsam alanları birbirlerinden kesin çizgiler ile ayrılır. Örneğin konkordato, tasarrufun iptali davası, ihtiyati haciz ve icra suçları takip hukuku içerisinde yer alır.

İcra ve İflas hukuku medeni usul hukukunu bir anlamda tamamlayan bir hukuk dalıdır. Hukuk mahkemeleri tarafından verilen kararlar, hangi tarafın lehine ise o kişi tarafından doğrudan doğruya icra edilmez. İcra işlemi için icra dairesinin devreye girmesi gereklidir. Dolayısıyla hukuk mahkemesi tarafından lehine karar verilen taraf mahkeme kararını icra dairesi aracılığı ile icra ettirmelidir. Bu ve benzeri kararların yerine getirilmesine dair prosedürü icra hukuku düzenlemektedir.

Özel hukuk alanında meydana gelen çeşitli uyuşmazlıklar durumunda da icra hukuku devreye girebilir. İcra işlerinin hukuk tarafından icra dairelerine bırakıldığı bilinmelidir. Uyuşmazlık durumunda hukuk mahkemesi tarafından verilen kararın devlet eli ile nasıl ve hangi organlar tarafından yerine getirileceği belirlenir.

İflas ise toplu bir cebri icra yoludur. Müflisin ticaret mahkemesi tarafından iflasına karar verilir. Borçlunun haczedilen tüm mal varlığı cebri icra kanalıyla paraya çevrilir. Amaç alacaklıların tatmin edilmesini sağlamaktır. Ferdi icra ile iflas birbirine karıştırılmamalıdır. Borçlunun alacaklısı ya da alacaklıları sadece borç oranında icra yoluna gidebilir ancak İflasta borçlunun tüm mal varlığı söz konusu olur.

Borçlu olan herhangi biri hakkında ferdi icra hukuku devreye girebilir. Ancak iflas yalnızca ticari faaliyetlerde bulunan bireyler hakkında uygulanabilir. Hukukta tacir durumunda olan herhangi bir birey borçları nedeniyle iflasa tabi olabilir. Önemli olan ayrıntı; tacirin yalnızca ticari faaliyetleri ile ilgili değil adi borçlarından dolayı da iflasa tabi olmasıdır. Adi borçlarının ticari faaliyetleri ile ilişkili olması durumu iflas söz konusu olduğunda aranmaz.

Borçlu olan birey hakkında yapılan iflas takibi borçlunun tüm alacaklılarını ilgilendirir. Çünkü iflas söz konusu olduğunda iflas davasının sonucunda verilen karardan borçlunun tüm alacaklıları istifade edebilir. Hacizden elde edilen para, alacalıların alacak oldukları tutar yani borç tutarı oranında eşit bir şekilde paylaştırılır. İflas kararı kesinlikle ticaret mahkemeleri tarafından verilmelidir. Bir başka mahkeme iflas kararı veremez. Tacirler kendi iflaslarını mahkemeye başvurma yolu ile isteyebilirler.